12 Nisan 2015 Pazar
24 Temmuz 2014 Perşembe
Titanyum
Titanyum sembolü Ti olan 22 atom numaralı kimyasal elementtir. Hafif, güçlü, parlak, korozyona karşı dirençli grimsi bir geçiş metalidir. Titanyum demir, alüminyum, vanadyum, molibden gibi elementler ile alaşım yapabilir. Bu güçlü, hafif alaşımlar havacılık (jet motorları, füzeler ve uzay araçları) askeri, endüstriyel işlemler (kimyasallar ve petrokimyasallar, arıtma santralleri, kâğıt hamuru ve kâğıt) otomotiv, yiyecek, tıp (protezler, implantlar , dental endodontik malzemeler, dental implantlar), spor eşyaları, mücevher, cep telefonu, ve diğer uygulamalarda kullanılır.[1] Titanyum 1791'de William Gregor tarafından İngiltere'de keşfedildi ve Martin Heinrich Klaproth tarafındanYunan mitolojisindeki Titan'a atfen bu şekilde isimlendirildi.
Element birkaç mineral depozitde bulunur. Bunlardan öncelikli olanlar yer kabuğunda ve litosferde genişce dağılmış olan rutil veilmenittir. Titanyum neredeyse tüm canlı varlıklarda, kayalarda, sularda ve toprakta bulunur.[1] Metal başlıca mineral cevherlerindenKroll işlemi ve Hunter işlemi yöntemleri ile çıkarılır. En yaygın bileşiği olan titanyum dioksit beyaz pigment imalatında kullanılır.[2] Diğer bileşiklerinden titanyum tetraklorid (TiCl4) sis perdelerinde/havaya yazı yazımında kullanılır, katalizör olarak kullanılır ve titanyum trikloridpolipropilen imalatında katalizör olarak kullanılır.[1]
Metal formun en yararlı özellikleri korozyona karşı dirençli olması ve bütün metaller içinde en yüksek dayanıklılık-ağırlık oranına sahip olmasıdır.[3] Alaşımsız haliyle %45 daha hafif olmasına rağmen bazı çelikler kadar dayanıklıdır.[4] Elementin iki allotropik türü[5] ve46Ti'den 50Ti'ye beş tane doğal izotopu bulunur. Bunlardan 48Ti doğal olarak en bol bulunan izotoptur (73.8%).[6] Titanyumun kimyasal ve fiziksel özellikleri zirkonyumunkiler ile benzerlik gösterir.
| |||||||||||||||
Genel | |||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Adı, Sembolü, Atom numarası | Titanyum, Ti, 22 | ||||||||||||||
Element serisi | Geçiş metalleri | ||||||||||||||
grup, periyot, blok | 4, 4, d | ||||||||||||||
Görünüş | Gümüş gri metalik beyaz | ||||||||||||||
Atom ağırlığı | 47.867 g·mol−1 | ||||||||||||||
Elektron dizilimi | [Ar] 3d2 4s2 | ||||||||||||||
Enerji seviyesi başına Elektronlar | 2, 8, 10, 2 | ||||||||||||||
Fiziksel özellikleri | |||||||||||||||
Maddenin hali | katı | ||||||||||||||
Yoğunluk (o.s.) | 4.506 g·cm−3 | ||||||||||||||
Erime noktası | 1941 K 1668 °C, 3034 °F) | ||||||||||||||
Kaynama noktası | 3560 K 3287 °C, ? 5949 °F) | ||||||||||||||
Ergime ısısı | 14.15 kJ·mol−1 | ||||||||||||||
Buharlaşma ısısı | 425 kJ·mol−1 | ||||||||||||||
| |||||||||||||||
Atom özellikleri | |||||||||||||||
Kristal yapısı | hegzagonal | ||||||||||||||
Yükseltgenme seviyesi | 4, 3, 2, 1 [2] | ||||||||||||||
Elektronegatifliği | 1.54 (Pauling ölçeği) | ||||||||||||||
İyonlaşma enerjileri | 1.: 658.8 kJ/mol | ||||||||||||||
2.: 1309.8 kJ/mol | |||||||||||||||
3.: 2652.5 kJ/mol | |||||||||||||||
Atomik yarıçapı | 140 pm | ||||||||||||||
Kovalent yarıçapı | 136 pm | ||||||||||||||
Diğer özellikleri | |||||||||||||||
Isıl iletkenlik | (300 K) 21.9 W·m−1·K−1 | ||||||||||||||
CAS kayıt numarası | 7440-32-6 | ||||||||||||||
Elektrik direnci | (20 °C) 0.420 µΩ·m | ||||||||||||||
Young modülü | 116 GPa | ||||||||||||||
Bulk modülü | 110 GPa | ||||||||||||||
17 Mayıs 2014 Cumartesi
Soma
Soma'daki olay hepimizi üzdü herkesin başı sağ olsun.
Dünyanın en derin noktası
'Dünyanın en derin noktası bakteri kaynıyor'
Bilim insanları, dünyanın erişilmesi en zor yerlerinden biri olan Marinana Çukuru’nda bakteri yaşamı tespit ettiklerini açıkladı. Dünyanın en derin noktası olarak bilinen yerin 11 bin metre altındaki Challenger Deep’i içeren bölgede 2010 yılında başlayan analizler, yaşam şartlarının son derece ağır olduğu koşullarda çok yüksek seviyede bakteri varlığı olduğunu ortaya koydu.
Pasifik Okyanusu’nda Guam adasının güneybatısında kalan Mariana Çukuru, yavaş yavaş sırlarını bilim dünyasına açmaya devam ediyor. Mart 2012’de yaptığı dalışla çukurun en derin noktası olan Challenger Deep’e tek başına inen ilk insan olan ünlü yönetmen James Cameron, okyanusun en derin noktasında çektiği görüntüler ve topladığı numunelerle iki yeni canlı türünün tespit edilmesini sağlamıştı.
Phys.org sitesinin haberine göre, uluslararası bir araştırma ekibinin Mariana Çukuru’nda topladığı numumeler, bölgedeki bakteri yaşamının şaşırtıcı derecede fazla olduğunu gösterdi. Deniz seviyesindeki basıncın 1,100 kat daha yüksek olduğu derinlikte yaşayan bakteri miktarının, denizin 5-6 kilometre deriliğinde yaşayan bakteri miktarından neredeyse 10 kat fazla olduğu belirtildi.
Derin denizlerdeki çukurlar, ölü deniz canlıları, yosunlar ve diğer organik canlıların oluşturduğu akıntılarla beslendiği için mikrobiyolojik yaşama uygun yerler olarak biliniyor. Ayrıca, bölgede sık yaşanan ve sığ sulardaki maddelerin yer değiştirmesine neden olan depremlerin de derinlerdeki besin zenginliğine katkıda bulunduğu düşünülüyor.
Araştırmada yer alan Güney Danimarka Üniversitesi’nden Ronnie Glud, ‘Mariana Çukuru gibi yapıların derin okyanusların sadece yüzde ikisini oluşturduğunu ancak küresel karbon döngüsü için büyük önem taşıdıklarını’ belirtti.
Mariana Çukuru’ndaki mikrobiyolojik yaşamın keşfedilmesini konu alan araştırmada, Glud’un üyesi olduğu Nordik Dünya Evrim Merkezi’nin yanı sıra, Almanya’nın Max Planck Enstitüsü ile Alfred Wegener Enstitüsü; Japonya’nın Deniz-Dünya Bilimi ve Teknoloji Derneği; İskoçya’nın Deniz Bilimleri Derneği ve Danimarka’nın Kopenhag Üniversitesi yer aldı.
DOĞRU ÖLÇÜMLER GEREKİYOR
Nature Geoscience dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim insanları, Mariana Çukuru’nun derinliklerindeki tortudaki mikrobiyolojik yaşam faaliyetini tespit etmek için, mini denizaltılarla oksijen dağılımını ölçtü.
Glud, çok derinlerde ölçüm yapmanın lojistik olarak çok zor olmasının yanı sıra, doğru veriler elde etmelerinin de büyük önem taşıdığına değinerek, “Mariana Çukuru’nun derinliklerinden elde ettiğimiz bakterileri laboratuvar ortamında incelemeye kalkarsak, ısı ve basınç değişimi nedeniyle ölecekler. Bu yüzden çukurdaki çok büyük basınca dayanarak ölçümler yapacak donanım geliştirdik” dedi.
Dev Robot
Robot, okyanus tabanıyla temas ettiğinde, oksijen dağılımını çok yüksek doğruluk payıyla tespit edecek aşırı ince alıcılarla donatıldı.
Glud, “Aynı zamanda Marinana Çukuru’na ait görüntüler çektik. Burada yaşayan çok az sayıda büyük denebilecek canlı var. Öte yandan dünyanın en derin noktasınındaki yaşam şartlarına bakterilerin harika uyum sağladığını söyleyebiliriz” dedi.
EN DERİN NOKTALARA İNİYOR
Araştırma ekibi, Mariana Çukuru’nda 2010 yılında başlayan analizlerin ardından sualtı robotunu, Japonya’nın kuzeydoğu açıklarında bulunan 9 km derinliğe sahip Japon Çukuru’na gönderdi. Burada yapılan analizlerin ardından, Fiji yakınlarındaki 10.8 km derinliğe sahip Kermadec-Tonga Çukuru incelenecek.
Glud, “Derin deniz çukurları dünya haritası üzerinde geride kalan ‘son beyaz noktaları’ oluşturuyor. Bu bölgelerin küresel karbon döngüsü ve iklim düzeni üzerindeki etkisi hakkında çok az şey biliyoruz. En derin noktalarda yaşayan bakterileri inceleyerek, bu bölgelerin sahip olduğu özellikleri anlayabileceğiz” dedi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)